9 Ağustos 2011 Salı

şimdi, yolunu kaybetmiş bir kedi gibi hissediyorum kendimi. büyüdüğümden dolayı yaşlanmışım, yaşlandığımdan dolayı körelmiş ve hiçbir şeyi hatırlayamaz olmuşum. kesik kesik gözümün önüne gelen sahnelerdeki başrol oyuncusu, bana hala aynı şekilde gülümseyebiliyor, o eşsiz güzellikteki gözleriyle bana seslenebiliyor.


sessizce başımı kaldrıp ona bakıyorum. gördüğüm en güzel yüz. altın saçları, beyaz teni ve mükemmel gözleriyle "ben dünyanın merkeziyim!" diyebiliyor. ondaki güzellik o kadar dikkat çekiciydi ki, lanetlenmiş olanlar bile görebiliyordu o saf güzelliği..


bir zamanlar onu görmüyordum. kör değildim henüz, ama gözlerimin önüne bir perde çekilmişti, bir başka kişi tarafından.. şımarıktım, gençken. onun sevgisini de şımarıklık olarak görürdüm. fakat şimdi daha iyi anlıyorum.


onunla birlikte olmamız sanki her ülkenin anayasasında yazılmış bir kural gibiydi. olmalıydı, yaşanmalıydı, altın saçlar tenime değmeliydi, dudaklarından dökülen isim ben olmalıydım, ağladığında başını koyacağı omuz, teninin içindeki deliliği dışarı vurduğunda ben sakinleştirmeliydim onu.


fakat yok saydım.


yıllarca yok saydım onu. duygularımı, hayranlığımı yok saydım. gözlerimi sakındım gözlerinden. sesinin büyüsünden kaçtım, aramıza duvarlar ördüm, sırf parmak uçları dokunmasın ellerime diye.


kendimle hesaplaşmaya başladığımda, bazı şeyleri kabul ettiğimde de sürekli bir hata aradım. aynı bir dikiş makinası gibi dokudum gerçekleri, aralarındaki ilmekleri çözdüm, tekrar diktim. her hatayı düzeltmeye çalıştım, mükemmeleştirmeydi amacım, tıpkı daha önce deneyip başaramadıklarım gibi.


korktum.


elime yüzüme bulaştırmaktan korktum. bu kadar özel, bu kadar değerli bir canlıyı kaybetmek, düpedüz intihardı benim için. narin ve ince...


şimdi korkmuyorum.


biliyorum ki o, sonuna kadar yanımda olacak ve her daim bana o gülümsemesini bahşedecek. biliyorum ki o her yolumu kaybettiğimde elimden tutup çekiştirecek, "bak ben burdayım." diyecek, sessizce yanı başımda yürüyecek. o hep sessiz yürür, çünkü bazen sessizliğin ne kadar çok şey anlattığını bilir.


ve evet, doğrudur, ben onun en çok gözlerini severim.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder