5 Ağustos 2011 Cuma

özeleştiridir, ağzımdan bir kaza çıkabilir.


"bazen -hayır, çoğu zaman- çift kişilikli olduğumu düşünürüm. 
hatta çiftten bikaç tane fazla.
her huy, her davranış için farklı kişiler.
ama illaki ikiye ayrılırlar; gece ve gündüz gibi, siyah ve beyaz gibi.
ama 'mutluluklar ak, öfkeler kara' değil.
onlar bile kendi içlerinde sınıflı.
gri yok yazık ki, ortası yok.


ikisi hariç.


umudun adı mavidir.
hüznün rengi yok, nedenini sorsan bilmem.


rüyamda gördüm ve oldu belki, ya da bilinçaltı de adına; hakkında fikrim yok mavinin.


diğerine gelirsek; sanırım onu anlatmama gerek yok.
çünkü beyaz kadar kirlenmemiş, sarı kadar acı, turuncu kadar canlı, kırmızı kadar keskin, yeşil kadar geniş, siyah kadar kapalı, mor kadar kasvetli, turkuaz kadar işveli olmadı hüzün bende.


biraz hepsinden, biraz hiçbirinden.


gördüğüm, berraklığı.


ben yıprandım, yaralandım, karalandım, kirlendim çok. 
ne yaparsam yapayım bi önceki günle aynı olamam, o kadar bile olamam.


ama o..
o hep aynı berraklığıyla durur yerinde.
bende değişmeyen tek şey.
ve benim aksime, gün geçtikçe aydınlanan..


diğerleri, bütün hepsi nankör
öfkeler ve kırgınlıklar bi görünüp bi kaybolur
mutluluklarım karınca bokundan farksız
acı-ları-m sonsuza yakın, 1-2 gözyaşıyla üstü örtülür sadece
heveslerim su buharı gibi, bulanık
sevgimin ne yaptığından benim bile haberim yok!


ama o, benim hüznüm, hepsinden sadık bana
çokça sevişiriz onunla
şu lanet olası dünyada şikayet etmediğim tek şey.
bunu defalarca söyleyebilirim:
asla.
asla!




insanlar tarafından dışlanmış Quasimodo'dan farkı yokken
ve Esmeralda'yı böylesine severken
-ki zaten hiçkimsenin sevmediğini benimsemek benim huyumken-
bundan sonra ve bir daha ondan başkasını böyle sevmeyecek olmanın derin mutluluğunu taşırken;
ilk gözyaşımı ona armağan ediyorum 
ilk kadehimi ona kaldırıyorum
ufak bi zarı çok başka adamlara hibe edecekken ruhumun bekaretini ona veriyorum 
hepsi bu."




sırtüstü uzandığı yataktan dışarı uzanıp söndürdü son nefesini aldığı izmariti kırmızı boyalı sigarasını. 
çarşafına sarılarak ayağa kalkıp, yatakta anlamsız homurtular ve inlemeler eşliğinde bıraktığı adama baktı.
acımadı.
komodinin üzerindeki paralardan kıymetsiz olan saçlarını alıp çıktı dışarı.


bastığı yer, hüznün en ılık hali..

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder