24 Temmuz 2011 Pazar

halka misali dönüp duran kısır döngünün kapısından attı adımını.
bulunduğu durumdan dolayı etrafındakileri suçluyor/ onları suçladığı için kendini suçluyor/ kendini suçlamasına sebep oldukları için yine onları suçluyordu. yorulunca dinlenmiyor, dinlenmediği için daha çok yoruluyordu.


yumuşak bir gitar melodisinde bira, içi geçeli yüzyıllar olmuş bi piyanonun sıfatına yaraşır notalarında bir bardak sıcak şarap, Baktagir'in kanununda rakı vardı, gözlerinde suyun en duru hali.
oysa onda sonbahardı.
şimdilik diğerlerini beklemek vardı, halkanın merkezinde vazgeçmek.
tüm vazgeçişlerden yılmışken sonuncusuydu aslolan.
ya da belki aslolan bir şizofrenin kurguladığı yaşamlardan en mutlu olunanı çalmaktı.
tamamlanmak için eksilttiği hiçbir hayal yetmedi.
oysa Onu içine koyduğu her dünya güzeldi- öyle olmalıydı-. hatta belki şu halkanın merkezinde oturuyor olsa, burası çok daha katlanılabilir olabilirdi.


silmeye çalışmalarına izin vermesi haytaydı. şu durumda vücudunda barınabilen tek 'yabancı madde' O olmalıydı.


-Derin nefes al..


hayır. aslında çoğu zaman tümörden farkı olmayan bu saplantının ötelenmesi en doğrusuydu, haklılardı.


-Siktir ordan!


aslında neden(ler) ortadaydı. yetmişlerden kalma tahta bi sehpanın 4 ayağının tekini kemirenle aynı olmasa da içini kemiren, orada-ortada-doğru bişeyler olmalıydı.
ve aslında aklında onu getirmediği için pişman olmasıydı belki de gerçek.
eksilen her hayalle kaybolan bir hayal.
hayaliçindehayal.


-İpleri yeniden bağlayın!


aslında razıydı beklemeye ya da vazgeçmeye
tüm vazgeçişlerden yılmışken
iplerinden kurtulmuşken..


-Durdurun, kaçmasın!


bulabilmek için koşmalıydı- tüm renklerini, tüm mevsimlerini, tüm seslerini peşinde sürükleyerek-
merkeze.


3


2


1


...

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder